Eğitim İş Konya Şubesi

EĞİTİME VE ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ! UYARIYORUZ!

Sendika Haberleri

    EĞİTİME VE ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ! UYARIYORUZ!

 

    EĞİTİME VE ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ! UYARIYORUZ!

 

“Daha kötü ne olabilir ki?” sorusuna her yeni eğitim-öğretim döneminde “bu kadar da olmaz” dedirten iktidar, 2022-2023 eğitim öğretim yılında da bu geleneğini bozmamış, eğitimde geçen yılları dahi mumla aratan bir dönemi ülkeye yaşatmıştır.

Sonuna geldiğimiz bu eğitim döneminde gericileştirme ve niteliksizleştirme politikaları dozunu artırmış, bu kuşatmaya bir de ekonomik krizin eğitime yansıması eklenmiştir.

Bugün çocuklarımız okullarda musluklardan temiz olmayan suyu içip, kantinden bir tost dahi alamazken; kalabalık sınıflara mahkum edilmişken, mesleki eğitim adı altında sermayeye çocuk işçi olarak sunulurken, ailesi zengin öğrenci ile yoksul öğrenci arasındaki makas daha da açılmışken, eğitim emekçileri açlık sınırında ücretlere mahkum edilmişken, 1 milyona yaklaşan atanmayan öğretmen varken, şimdi bir de çocuklarımız eğitim dışı kurumların kucağına itilmeye çalışılmaktadır.

Onca skandala rağmen dernek/vakıf maskesi takmış tarikatlar MEB protokolleri aracılığıyla eğitimde cirit atmaya devam etmektedir. Eğitimdeki bu gericileştirme hamleleri 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandırılmış, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilimizde devlet okullarına pedagoji eğitimi almamış din görevlisi gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur. Seçimden hemen sonra İstanbul’da Bilal Erdoğan’ın yönettiği bilinen TÜGVA’ya 238 okulun tahsis edilmesi, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında yapılan protokolle okullara “manevi danışman” adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanması eğitimde çok başlılığın artacağının da net sinyallerini vermiştir.

Alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarını israf etmektir. Eğitim-İş olarak, Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı; laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık.

Bugün de burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı “Çocukları korumak, vatanı korumaktır” anlayışıyla alanlardayız.

Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım!

Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır.

Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir: Eğitim biliminden pedagojiden bihaber, çocuklarımıza nasıl yaklaşılacağını bilmeyen yetişkinleri okullara sokmak travmatik etkileri de beraberinde getirecektir. ÇEDES protokolü öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin mesleki itibarına hakarettir. Eğitim-öğretim eğitimcilerin işidir.

Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve bu protokolleri reddedin.

Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz!

Velilerimize sesleniyoruz: Çocuklarınızın eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Onların geleceği için bu protokolü reddedin!

Bu eğitim öğretim yılı, hem mesleki itibarının uğradığı saldırılar hem de alım gücündeki erime nedeniyle eğitim emekçisi için de karanlık bir dönem olmuştur. Mesleğe hakaret niteliğindeki Öğretmenlik Meslek Kanunu halihazırda sözleşmeli, ücretli, kadrolu adı altında kategorize edilerek sömürülen öğretmenleri bir kez daha haksız sıfatlarla ayrıştırmıştır. Ayrıca YÖK’ün aldığı kararla, eğitim fakültelerinin dışında da farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerin pedagojik formasyon eğitimini “seçmeli ders” olarak almasının önü açılmış; bu yolla hem eğitimcilik sıradanlaştırılmaya çalışılmış hem de ataması yapılmayan öğretmenlere bir haksızlık daha yapılmıştır. Anayasal bir hak olan güvenceli istihdamın katli olan ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik ayıbı sürdürülmüş, ekonomik kriz nedeniyle ücretli öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun aldığı ücretler açlık sınırının çok altında kalmıştır. Eğitim emekçilerinin aldığı ücretler, giderek artan hayat pahalılığı nedeniyle ay sonunu getirmeyi dahi mümkün kılmayan bir orana düşmüştür. Eğitim emekçileri geçinemez, nefes alamaz, kendilerini işlerine adayamaz hale gelmiştir.

Bu böyle gidemez!

Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim ve eğitim emekçisi bu kadar değersizleştirilemez!

Eğitim-İş olarak bu arsız kuşatmaya “dur” demek için bir kez daha harekete geçiyoruz.

-           Yoksulluk sınırının altında olan maaşlarımızın enflasyon karşısında sürekli erimesini protesto etmek için,

-           Mesleki itibarımıza yapılan saldırılara ve haklarımızı gasp etme girişimlerine karşı çıkmak için,

-           Eğitim sistemimizin üzerine çöken gerici ve piyasacı karanlığa dikkat çekmek için,

-           Çocuklarımızın eşit ve nitelikli eğitim hakkının gasp edilmesine karşı durmak için,

-           Eğitim dışı kurumların, dernek maskesi takmış tarikatların sistematik olarak eğitime dahil edilme girişimlerine boyun eğmeyeceğimizi göstermek için,

Tüm Türkiye’de alanlardayız! Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz! UYARIYORUZ!

Eğitimin memleketin en birincil meselesi olduğunu hatırlatıyor, uyarılarımız dikkate alınmaz ve eğitime dair sorunları çözümü için adım atılmazsa eylemliliğimizin artarak devam edeceğini ilan ediyor, tüm yurttaşlarımızı da destek vermeye davet ediyoruz!

Bu mücadele aydınlanma mücadelesidir! Bu mücadele gelecek mücadelesidir! Bu mücadele hepimizin mücadelesidir!

     

                                                                                                                                                        

                                                                                                                                    İlhan YAŞAR

                                                                                                                     Genel Örgütlenme Sekreteri

 

 

 

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, “Bir ulusun hayatı söz konusu olmadıkça savaş bir cinayettir.” diyerek, savaşın insanlık için yıkım ve felaket olduğunun altını çizmiştir. Yurtta barış, dünyada barış” sözüyle de ülkemizde ve tüm dünyada barışın yaşanması gerektiğini vurgulamıştır.

Eğitim-İş olarak, bu gerçekleri anlatmaya, barışın Atatürk'ün gösterdiği yoldan olmadıkça gerçek ve kalıcı olamayacağını söylemeye devam edeceğiz.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nün, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın değişik coğrafi bölgelerinde sürmekte olan şiddet ve terör eylemleri için bir son, bir milat olmasını diliyor, insanlığın kardeşçe yaşayabileceğine dair olan inancımızı koruyoruz.
Şairin dediği gibi:
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!"

     Özgür Ulaş Yiğit

Eğitim İş Konya Şube Başkanı

DEVAMI

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI HALK KONSERİ

Konya Eğitim-İş’ten, 30 Ağustos Zafer Bayramı konseri

Eğitim-İş Konya Şubesinin 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlediğimiz konserde,

öğretmenlerden oluşan orkestra ve Konyalı sanatçı Hatice Sezen Medine seslendirdiği marşlara ve

türkülere vatandaşlarda eşlik ederek, yoğun bir ilgi gösterdi.

Gedevat parkında konsere, Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, yönetim kurulu üyeleri ve

sendika üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, 30 Ağustos Zafer bayramını

kutlayarak, “Öncelikle buradaki ekip arkadaşlarıma ve şube yönetim kurulundaki arkadaşlarıma ve

emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 30 Ağustos Zafer bayramımızı kutluyoruz. Hepimize kutlu

olsun. Başta Ulu önderimiz Gazi Mustafa Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve bu vatan için şehit düşmüş

tüm vatan evlatlarına sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Allah mekânlarını cennet etsin. 1071’de bu

topraklar bizim dedik. 1922’de biz bu topraklardan gitmiyoruz dedik. Bu milletin adı Türk Milletidir.

Bunu da herkes böyle bilsin. Bizler bu topraklarda bin ölürüz bin diriliriz. Şimdi hepimize düşen bir

görev var. Bu vatanı savunmak için kadınıyla erkeğiyle yan yana üretmek zorundayız. Hepimiz yan

yana duracağız. Kadınıyla erkeğiyle üreteceğiz, ürettikçe büyüyeceğiz. Bu ülkeyi sonsuza dek

yaşatacağız. Ne Mutlu Türküm diyene” dedi.

Konuşmanın andından sahneye çıkan Konyalı sanatçı Hatice Sezen Medine’nin seslendirdiği marşlara

ve türkülere vatandaşlarda eşlik ederek, 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkulu olarak kutlandı.

DEVAMI

Başkanımız

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

Videolar

  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ FİLMİ
  • Eğitim İş 10. Yıl Filmi
  • KURULUŞUMUZUN 9. YILINI KUTLUYORUZ
  • Eğitim-İş Sinevizyon Şubat – 2013