Eğitim İş Konya Şubesi

1 MAYISTA ALANDAYDIK

Sendika Haberleri

1 MAYISTA ALANDAYDIK

1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününde Eğitim İş Konya Şubesi olarak alanlardaydık. 1 Mayıs'ta alanda ADD.ÇYDD. CHP. TKP, İVRİZLİLER DERNEĞİ, NAKLİYAT İŞ, BÜRO İŞ, GENEL SAĞLIK İŞ,TÜM YEREL SEN sendikalarımızla dayanışma içinde 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüzü kutladık. 

Şube Başkanımız Bahattin ERTUĞRUL yaptığı konuşmada;

Selam olsun zulme ve sömürüye başkaldıranlara, birlik içinde bu mücadeleye omuz verenlere!

İşimiz, ekmeğimiz, alın terimiz, ülkemiz için, insanca bir yaşam, demokratik, Tam Bağımsız bir Türkiye için 1 Mayıs’ta meydanlardayız!

İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı bu yıl, çok ağır bir ekonomik krizin ve derinleşmiş bir enflasyon ortasında karşılıyoruz.

Emperyalist-kapitalist sistem ve AKP iktidarı işçi sınıfını sömürmek ve uluslararası dayanışmasını önlemek için ve sömürü çarklarını işletmek için yan yana durmaktadır. 

1 Mayıslar, tarih boyunca iktidarların ve patronların emeğe yönelik saldırılarına karşı işçi sınıfının kitlesel tepkisini göstermesi, taleplerini haykırması ve mücadele bilincini yükseltmesi açısından simgesel bir gün olarak kabul edilir.

Bu anlamda, ülkemizde sömürünün ortadan kaldırılması, emeğin en yüce değer olması, emekçilerin yaşam koşullarının en temel insani seviyeye çıkartılması için verilen kavganın da günüdür 1 Mayıs.

Bu yıl 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamaları AKP iktidarının ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel sömürüsünün en üst noktaya ulaştığı döneme denk gelmiştir.

Maden ve maden sahalarındaki iş cinayetleri ve depremlerde binlerce insanımıza mezar olan rant düzeni gündemin en üst sıralarındadır. AKP’li yıllarda ülke, işçiler için mezarlığa dönmüştür. İktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana en az 32 bin 984 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir.

Kıdem tazminatının kaldırılması, taşeronluğun, güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması istenmekte ve grevler yasaklanmaktadır. 

Istakoz yiyen, Maldivler’de tatil yapan, Rolex saat takan, belediyelerde halkın parasıyla saltanat odaları kuranlar, sayısız maaş alan bürokratlar ile garantili ihaleler ile vergi indirimlerinden faydalanan “ çete”ler ülkenin kaymağını yemektedirler.

İktidar, yalnızca gelir dağılımında değil işin vergi adaletsizliğinde de tavan yapmıştır. Saray rejimi işçilerin yüzde 15'le başladıkları "vergi dilimi" basamaklarını önce yüzde 20, ardından yüzde 27'ye ulaşacak şekilde düzenlemiştir. Alım gücümüz enflasyona ezdirilmiştir.

Emekçilerin gelir dağılımındaki bozulma, artan açlık-yoksulluk, siyasi muktedirlerin her yerden fışkıran lüks ve şatafatlı yaşamları gizlenemeyecek noktaya gelmiştir.

Anlayacağınız emekçilere yönelik tam anlamıyla soygun çarkı kurulurken yandaşlara servet akıtılmaktadır.

 

 

Konfederasyonumuzun araştırmasına göre Nisan 2024 açlık sınırı 19 bin 980 liraya, yoksulluk sınırı 58 bin 205 liraya yükselmiştir.

AKP iktidarı “benim milletim” diye diye halkın yaşadığı acılardan, açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten, enflasyondan tatlı hayat sürerek uzaklaşmıştır.

İktidarın yandaş ve yakın göründükleri yöneticilere sundukları çifte maaş ve gösterişli yaşamlar dudak uçuklatmaktadır.

Ekonomik krizin yükünü halkın sırtına bindirecek politikalar ne yazık ki “Vergiyi tabana yaymak” adıyla bir kez daha hayata geçirilmek istenmektedir.

Ekonomideki rakamlar ve siyasi gelişmelerin gerçekliği karşısında ülkemizi 22 yıldır yönetemediğini gösteren AKP iktidarının uygulamaları ortadadır. İktidar, geçmişte olduğu gibi bugün de krizin yükünü emekçilere ödetmek istemektedir.

  • İnsan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmemiz için 1 Mayıs’ta yan yana omuz omuza olmak umuda destek olmaktır.
  • 1 Mayıs’ta alanlarda olmak enflasyona, zamlara, faizlere, adaletsiz vergi dilimlerine, döviz kurundaki artışa karşı olmaktır.
  • 1 Mayıs’ta alanlarda olmak ülkedeki bütün çalışanların güvenceli, kadrolu ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret seviyesinde çalışmalarını istemektir.
  • 1 Mayıs’ta alanlarda olmak bu ülkeye emeğini veren ve alın terini dökenlerin, yaşlılığında onurlu bir yaşam sürmesine destek olmaktır.

Avrupa’daki yaşıtları dünyayı gezen emeklilerimiz, ancak çalışarak ayakta durabilmektedir. İktidarın yarattığı yeni Türkiye’nin müstakbel yeni emeklileri için ise başını sokacak bir ev ve orta halli bir araba almak hayal olmuştur. 30-40 yıl devlete emek ve vergi veren emekçiler de yaşanabilir bir emekliliği artık rüyasında bile görememektedir.

  • 1 Mayıs’ta alanlarda olmak geleceğimizin ve çocuklarımızın laik, demokratik bir hukuk devletinde yaşamasını istemektir.
  • 1 Mayıs’ta alanlarda olmak ülkeyi yaşanmaz bir hale getirip, bu acı tabloyu oluşturup üzerine de “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek hiçbir lüksünden ödün vermeyenlere karşı artık yeter demektir.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu umut ve inançla daha mutlu ve umutlu yarınların güneşi, emekçinin ellerinde doğacaktır.

Kamu kurumlarını arpalık, emekçileri köle gören yöneticilere karşı,

Zulme ve sömürüye karşı,

1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde tüm emekçileri ezilenlerin haklarını buradan haykırıyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın işçinin emekçinin bayramı

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Konya Geneli İlkokul Öğrencileri Arası Resim Yarışması Sonuçlandı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında şubemiz tarafından düzenlenen Konya geneli ilkokul öğrencileri arası resim yarışması sonuçlandı. Yarışmaya gösterilen yoğun ilgiden dolayı tüm öğrenci, öğretmen ve velilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. Jürimiz tarafından yapılan değerlendirme sonuçları şu şekildedir.

1. NEHİR MELİS EMEKLİ   - KARATAY KARAASLAN CUMHURİYET İLKOKULU

2. ÖMER YİĞİT YILDIRIM   - SELÇUKLU ŞERİFE AKKANAT İLKOKULU

3. KAĞAN YAYLAK             - MERAM YÖNTEM YAKA İLKOKULU

Katılım sağlayan tüm öğrencilere teşekkür ediyor, dereceye giren öğrencilerimizi tebrik ediyoruz.

Ödül töreni  26 Nisan 2025 Cumartesi günü saat 14.00'te sendika büromuzda yapılacaktır.

ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLARI  24 NİSAN 2025 PERŞEMBE GÜNÜ DUYURULACAKTIR.

DEVAMI

23 NİSANLARI TEKRAR BAYRAM HALİNE GETİRMEK İÇİN ÇOCUKLARIMIZA VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM

23 NİSANLARI TEKRAR BAYRAM HALİNE GETİRMEK İÇİN ÇOCUKLARIMIZA VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM

Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, TBMM’nin açılışının 105. yılı; bu toprakların insanlarının tebaa olmaktan kurtularak yurttaş olmaya, birlikte yaşama iradesinde ortaklaşarak bir ulus olmaya geçtiğinin tescillendiği, çocuklara bayram olarak adanmış olan kutlu bir gün. Bayramımız kutlu olsun.

Ancak bugün ulusal egemenliğin içi boşaltılmış çocukların bugününden ve geleceğinden kaygılı bir toplum var edilmiştir.

Cumhuriyet değerlerinden her geçen gün daha fazla uzaklaşılırken, çocukların eğitiminden ve geleceğe hazırlanmasından sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir.

Siyasi iktidar tarafından, itaat eden yönetilebilir bir toplum yaratmak için ideolojik bir aygıt olarak kullanılan eğitim, hiç olmadığı kadar niteliksiz hale getirilmiştir.

Siyasi iktidarın bilinçli bir tercihi olarak eğitim, MEB, Diyanet, tarikat, cemaat iş birliğinde fiili işgal altında kalmıştır. Laik, bilimsel, kamusal, çağdaş ve karma eğitim büyük bir saldırıya uğramaktadır. 

Eğitim bir ayrıcalık haline dönüşmüş, gericileştirilmiş, ticarileştirilmiş, eşitsizlik hiç olmadığı kadar artmıştır. 23 yılda iktidarın eğitim alanında sosyal devletin tüm varlığını çekmesi, Cumhuriyet’in kurucu felsefesine taban tabana zıt bir manzara yaratmıştır.

Devlet okulunda eğitim görmek bile ciddi bir masraf haline gelmiştir. Özel okulların oranı %1’den %20’ye çıkmış, devlet okulları fiziki ve donanım olarak yetersiz bırakılmış, tarikat ve cemaatler okullarda cirit atar hale gelmiş, zenginin ve yoksulun okulları ayrıştırılmış, eğitimde kast sistemi oluşturulmuş, karma eğitim tartışmaya açılmış, okullar okul olmaktan çıkarılıp adeta medreseye dönüştürülmüştür.

Türkiye’de öğrencilerin okuduğunu anlamada, matematik ve fen bilimi alanlarında OECD ülkeleri içinde son sıralarda yer almasını, merkezi sınavlarda yüzbinlerce öğrencinin sıfır çekmesini, okullarda çocukların aç ve susuz kalmasını, diplomalı işsizlerin artmasını dert edinmeyen iktidar, Diyanet’i alternatif bir eğitim bakanlığı halini getirmiş, tarikat ve cemaatlerin eğitim ortamlarına dahil etmiş, din derslerinin sayısını artırarak tüm çocukların laik bilimsel çağdaş eğitim hakkını yok etmiştir.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” sözleri ışığında, tüm çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlanmasını, her türlü istismar ve baskıdan uzak gelişimlerini sağlayabilmeleri devletin birincil sorumluluğudur.

Ancak çocuklarımızın haklarını yok sayarak ideolojik hedefleri doğrultusunda tarikat ve cemaatlerle çocuklarımıza bu zulmü yapan siyasi iktidar, sermayeyle iş birliği içinde de başka bir zulmün taşlarını örmektedir.

Yoksulluk ve denetimsizlik sebebiyle çocuk işçi sayısı her geçen gün artmaktadır.

Devlet eliyle yasal bir kılıf oluşturularak MESEM’ler aracılığıyla binlerce çocuğun ucuz işgücü olarak sömürülmesine ve tehlikeli koşullarda çalıştırılmasına sebep olunmuştur. MESEM’lerde bugüne kadar 14 çocuk hayatını kaybetmiş, yüzlerce çocuk yaralanmıştır.

Okulda olması gereken çocukları sermayeye teslim eden Milli Eğitim Bakanlığı, adeta çocuk işçi bulma kurumuna dönüşmüştür. Çocuklara günde bir öğün yemek vermeyenler, çocukları ucuz iş gücü olarak kullanmakta, kamu kaynaklarını sermayeye aktarmaktadır.

Okul çağında olmasına rağmen bugün 1 milyon 584 bin öğrenci eğitim dışındadır. Sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunmaktadır.

TÜİK’in verilerine göre 2024 yılında 16-17 yaş grubunda bulunan 9354 kız çocuğu farklı yaş gruplarındaki erkekler ile evlendirilmiştir.

Yine TÜİK’in verilerine göre 2024’te, kayıtlı toplam çocuk işçi sayısı 1 milyon 474 bine ulaştı. Kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında çocuk işçi sayısı 3.5 milyona yaklaştı.

Siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir; seçildikleri dönem için Anayasaya, insanlığın evrensel değerlerine, hukuka göre hareket etme, ülkenin bugünü ve geleceği olan çocuklara karşı sorumlu davranma vazifeleri vardır.

Laik eğitimin ve laik toplumun çok daha önem kazandığı bu süreçte, öğretim birliğine son vererek, eğitimi gericiliğin ve piyasacılığın kıskacında can çekiştiren, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak isteyen anlayışa karşı çocuklarımıza, onların laik, bilimsel, demokratik, eşitlikçi ve parasız eğitim hakkına, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına sahip çıkmak bugün çok daha büyük önem taşımaktadır.

23 Nisan, Çocuk bayramı olmanın yanı sıra kutsallaştırılmış, aile ve kişiye dayalı bir egemenlik anlayışından ulusal egemenliğe geçişin günüdür. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve olmaya devam edecektir.

Ulusal egemenlik ilkesini güçlendirmedikçe geleceğimiz tehdit altındadır. Çünkü ulusal egemenlik, ulusal birlik ister, ulusal birlik, yurttaşlar arasında güven ve geleceğe dair birlikte yaşama arzusu, özgür iradeli bireyler, yurttaş olma bilinci ister.

Özgür iradeli bireyler, yurttaşlar, laik, çağdaş, bilimsel, demokratik, ulusal, kamusal ve parasız eğitimle yetişir.

Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Eğitime ve çocuklarımıza hep birlikte sahip çıkacağız, sahip çıkmalıyız.

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, aydınlık geleceğimizin güneşi ve güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere, tüm ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.

DEVAMI

Başkanımız

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • EĞİTİMDE ŞİDDETE HAYIR EYLEMİ-10 MAYIS 2024
  • 10 KASIM 2023
  • CUMHURİYET BALOMUZ YOĞUN KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ

Videolar

  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ FİLMİ
  • Eğitim İş 10. Yıl Filmi
  • KURULUŞUMUZUN 9. YILINI KUTLUYORUZ
  • Eğitim-İş Sinevizyon Şubat – 2013