Eğitim İş Konya Şubesi

ÇANAKKALE RUHUNU EVLATLARIMIZA ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Sendika Haberleri

ÇANAKKALE RUHUNU EVLATLARIMIZA ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Birinci Dünya Savaşı’nda ve dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Çanakkale Zaferi, kendisinden kat ve kat güçlü olan ordulara geçit vermeyen ulusumuzun bütün varlığıyla özgürlük ve bağımsızlık uğruna verdiği mücadelenin sembolü, bir kahramanlık destanıdır. Bugün bu zaferin 108. yılını kutluyoruz.

 

18 Mart 1915’te kazanılan Deniz Zaferi, Çanakkale’yi denizden geçmeyi tasarlayanları düş kırıklığına uğratırken, askerlerimize büyük güç ve moral vermiş, direniş gücünü artırmıştır.

 

Ulusumuz, özgürlük ve bağımsızlığı için her türlü engeli aşacağını, birlik içinde yurdun her karış toprağını canı pahasına savunacağını “Çanakkale geçilmez” dedirterek bu savaşta bir kez daha kanıtlamıştır.

 

Çanakkale Savaşlarının tarihimiz yönünden en önemli sonuçlarından biri de, dünyanın genç komutan Mustafa Kemal’i tanımış olmasıdır. Çanakkale Cephesi’ndeki üstün başarılarıyla herkesin sevgi, saygı ve övgüsünü kazanan Mustafa Kemal Atatürk, böylelikle büyük bir komutan ve önder olarak yakın gelecekte dünya tarihinde oynayacağı rolün işaretlerini vermiştir. Çanakkale zaferinden güç alan ulusumuz, Kurtuluş Savaşı’nda, Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafında bütünleşerek emperyalist devletlere karşı dünyada ilk bağımsızlık mücadelesini vererek büyük bir zafere imza atmıştır. Emperyalizmin yenilebileceğini gösteren bu zafer tüm mazlum uluslara da örnek olmuştur.

 

Ancak son zamanlarda bu zaferin önemi göz ardı edilmekte, Mustafa Kemal’siz bir Çanakkale yaratılmak ve ulus bilincini aşılayan bu kahramanlık destanı önemsizleştirilmek istenmektedir. MEB’in yeni müfredatında, Kut’ül-Amare’nin “zafer” olarak Çanakkale’nin ise bir “cephe” olarak ifade edilmesi bunun göstergesidir.

 

 

Bilinsin ki Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan eğitimciler olarak, müfredatta azaltılsa da çıkarılsa da Çanakkale ruhunu evlatlarımıza aşılamaya devam edeceğiz.

 

Kurtuluş Ordusunun onca imkansızlığa, olumsuzluğa rağmen ırktan, renkten, mezhepten arınmış olarak birlik ve beraberlik içerisinde omuz omuza yan yana olmayı başarmış olması, bugün üzerinde yeniden düşünülmesi gereken bir olgudur. Bir ulus, yanındakinin ırkına, mezhebine, ideolojisine bakmayı aklından bile geçirmemiş; bu topraklar üzerinde ortak yaşam idealiyle kadın, erkek, genç, yaşlı birlik olup emperyalist güçlere karşı göğsünü siper etmiştir. Bu yüce destan, bu birlikteliğin yarattığı güçle yazılmıştır. Çanakkale ruhuyla yaşayan halkı, “bizden olanlar” ve “bizden olmayanlar” şeklinde ayrıma tabi tutanların bu destandan alması gereken dersler vardır.

 

Yurdumuzu işgal eden emperyalist güçlere karşı, ulusumuzun eşsiz bir mücadeleyle vermiş olduğu var olma savaşı ve bu savaş sonrasında kazandığımız zaferin 108. yıldönümünde, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

 

 

 

Özgür Ulaş YİĞİT

Eğitim-İş Konya Şube Başkanı

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

BAŞSAĞLIĞI

Sendikamızın kurucu üyelerinden, Konya Eğitim İş yönetiminde  çeşitli dönemlerde  de görev alan  öğretmenimiz  Metin Nizamoğlu vefat etmiştir. Merhuma rahmet ailesine, sevenlerine başsağlığı ve sabır dileriz. 
Eğitim-İş Konya Şube Yönetimi

DEVAMI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE SON!

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE SON! 

25 Kasım 1960, Dominik Cumhuriyeti’nde faşist Trujillo Hükümet’ine karşı ezilenlerin verdiği büyük mücadelede yer alan Mirabel kardeşlerin tecavüz edilerek öldürüldüğü gündür.
Birleşmiş Milletlerin 1999’daki kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak ilan edilmiştir.
Kadına yönelik şiddetle mücadele, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla da devletin öncelikli sorumluluklarından birisi olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının tanımlandığı” 17. maddesi ile herkesin yaşam hakkını garanti altına almayı ve kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağını” taahhüt eder. Kadına yönelik şiddet bu anayasal hakkın ihlali anlamına gelmekte ve bu ihlalin önlenmesi için devlete önemli sorumluluklar düşmektedir.
Ancak Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 38’dir.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyada kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğünü anayasal düzlemde tanıyan Türkiye’nin, yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesi konumunda olması oldukça düşündürücü. “Hayatlarında en az bir kere eşi veya sevgilisinin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalan kadınların oranını” gösteren OECD verileri, Türkiye’de kadınların önemli bir kesiminin hayatlarında en az bir kere bu şiddet türüne maruz bırakıldıklarını ortaya koyuyor.
Kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, aradan geçen 21 yılda katledilen kadın sayısı 8 binin üzerindedir. 
Sadece Ekim ayında 21 kadın cinayeti işlenmiş, 25 kadının ölümü basına "şüpheli” olarak yansımıştır. 
Erkek şiddetinin giderek artmasında, siyasi iktidarın din ve ahlak adına sıkça kullandığı cinsiyetçi, sözde muhafazakâr söylemlerle kadını değersizleştirmesi, namus ve ahlak anlayışını salt kadına indirgemesi ve İstanbul Sözleşmesi’nden feshedilmesi önemli etken olmuştur. Cinsiyetçi söylemler, ders kitaplarına kadar girmiştir.
Kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören siyasi iktidar, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılması, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmuştur.
Eğitim-İş olarak, kadın-erkek eşitliği mücadelemizden, İstanbul Sözleşmesi’nden, kadına şiddetin son bulacağı, birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi belirtiyoruz.

DEVAMI

Başkanımız

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • 10 KASIM 2023
  • CUMHURİYET BALOMUZ YOĞUN KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ

Videolar

  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ FİLMİ
  • Eğitim İş 10. Yıl Filmi
  • KURULUŞUMUZUN 9. YILINI KUTLUYORUZ
  • Eğitim-İş Sinevizyon Şubat – 2013