SUUDİ ARABİSTAN YAPTIĞI HADSİZLİĞİN BEDELİNİ DİPLOMATİK YAPTIRIMLARLA ÖDEMELİDİR!
Türkiye’nin en büyük iki spor kulübü olan Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanacak Süper Kupa maçını, ülkemizde onlarca uluslararası standartlarda stadyum varken, Suudi Arabistan’da oynatma kararı almanın acı sonuçları en rezil biçimde kendini göstermiştir.
Suudi yetkililer, Süper Kupa maçı öncesi Atatürk posterine, 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' pankartına ve Atatürk tişörtlerine izin vermeme cüreti göstermiş, şanlı tarihimize ve milli gururumuza bu yolla hakaret etmeye çalışmışlardır.
Bu alçakça hareketin sonucunda, iki güzide kulübümüz olan Galatasaray ve Fenerbahçe karşılaşmaya çıkmama kararı almış ve sosyal medyaya yansıyan ulusal tepkimizin gereğini yapmışlardır.
Bir spor müsabakasında, bir ülkenin tarihi ve kurucusuna ilişkin sembolleri yasaklamaya çalışan bir çöl zihniyetinin, bassın diye ayağının altına serilen düşman bayrağını o milletin gururunu düşünerek yerden kaldırtan Atatürk’ü anlaması elbette mümkün değildir.
Çünkü ne mutlu ki büyük önderimiz Atatürk, onların temsil ettiği her şeyin tam tersi için mücadele etmiş ve kazanmış bir dünya lideridir. Sadece emperyalistlere değil cehalete, parası olanın her şeyi yapabileceği bir düzene, din sömürüsüne, cinsiyet ayrımcılığına karşı da savaş açan ve kazanan Atatürk, bizim için gururun onlar için tarihi bir yenilginin simgesidir.
Suudi Arabistan bir spor müsabakasını bu tarihi kinini kusmaya vesile etmiş ve hak ettiği cevabı almıştır. Ancak Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz ki bu yetmez!
Bu maçın, ortada hiçbir geçerli neden yokken kendi yurdumuzda değil Suudi Arabistan’da oynanması kararını veren Türkiye Futbol Federasyonu ve ilgili tüm yöneticiler hakkında derhal disiplin soruşturması başlatılmalıdır.
12 şehit verdiğimizde bile milli yas ilan etmezken, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz el-Suud'un vefatı sebebiyle milli yas ilan ederek bayrağımızı yarıya indiren hükümet hem özeleştiri vermeli hem de gereken tüm diplomatik yaptırımları en hızlı şekilde hayata geçirmelidir.
Dost-düşman bir kez daha görmüştür ki büyük önder Atatürk, her zaman kazanır! Öldükten sonra bile! Şimdi bu ulusun, onun hatırası söz konusu olduğunda kendi iç tartışmalarının tümünü bir kenara bırakarak nasıl kenetlendiğini ve tek yumruk olduğunu göstermenin vaktidir. “Yerli ve milli” tekerlemelerinin değil, Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünün en somut halini göstermenin vaktidir!