ÖĞRETMEN BİTERSE, GELECEK BİTER!

ÖĞRETMEN BİTERSE, GELECEK BİTER!
Bizler, Cumhuriyet aydınlanmasının ve onun önderi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal
Atatürk’ün ve devrimlerinin yılmaz savunucusu eğitimcileriz. Bizler geleceğin mimarlarıyız.
Bizler öğretmenleriz.
Ve ne acıdır ki bugün burada mesleğimizin itibarını, emeğimizin onurunu korumak için
bulunuyoruz.
Çünkü 20 yıldır öğretmenliğe sistematik olarak itibar suikasti düzenleyenler, haklarını gasp
edenler; bu kez hakaret niteliğindeki sözde meslek kanunuyla en büyük saldırıyı yapmaya
girişmişlerdir.
Öğretmene danışılmaya bile lütfedilmeden, kuytu köşelerde yandaş sendikadan olur alınarak,
Saray’dan inme biçimde hayatımıza sokulan Öğretmenlik Meslek Kanunu, bizlerin
sorunlarını iyileştirmek bir yana dursun; omzumuzdaki yükleri ağırlaştıracak ve mesleğimizi
itibarsızlaştıracaktır.
İktidar, torba yasalardan da aşina olduğumuz bir taktikle, bu meslek kanununda da en büyük
felaketleri en parlak paketlerle sarmalama yöntemine gitmiştir. Öğretmene müjde olarak
sunulan meslek kanununun aslında ne olduğunu sendikamız ilk günden beri en gür şekilde
anlatmıştır:
– Bu kanun hukuksuzdur. Çünkü öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunun altını
çizen ilgili yasalarla çelişmektedir. Hukuksuzdur çünkü her öğretmen uzmandır ve
uzmanlık belgesi de diplomasıdır. Hukuksuzdur çünkü hayata geçerse eşit işe eşit
ücret ilkesi okullarda tamamen tarihe karışacaktır. Hukuksuzdur çünkü, hukukun
temel ilkeleri gereğince kazanılmış haklar geri alınamaz. Nasıl bir gecede
mühendislere artık teknikersiniz denemiyorsa, öğretmenlere de artık uzman değilsiniz
denemez!
– Bu kanun adaletsizdir. Kanun zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorize
edilerek sömürülen öğretmenleri bu kez de uzman öğretmen, başöğretmen diye
bölmeyi hedeflemektedir.
– Bu kanun tehlikelidir çünkü tahribatı sadece öğretmenlere değil tüm eğitim sistemine
yönelik olacaktır. Öğrenciler ve veliler dahi, hangi unvana sahip öğretmenlerin
sınıfında eğitim gördüğüne göre ayrışacaktır. Buradan suni bir rekabet ve muhtemeldir
ki tıpkı bağış adı altında toplanan kayıt paraları gibi, illegal bir ekonomi doğacaktır.
– Bu kanun hadsizdir çünkü her şeyden önce bu ülkenin bir tane Başöğretmeni olduğu
ve bizim muradımızın da O Başöğretmen’in unvanını paylaşmak değil O’nun mirasına
sahip çıkmak olduğu gerçeğini hiçe saymaktadır. Hadsizdir çünkü daha eğitimci bile
değilken Milli Eğitim Bakanı olmayı kabul etmiş, en yakın kadrolarına tahsili alakasız
insanları atamış bir zatın, öğretmenin “yeterliliğine” dair ahkam kesmesi kabul
edilemez. Kanunun dayattığı bu sınavların adında “yeterlilik” kelimesinin kullanılması
bile öğretmene üsten bakışın bir göstergesidir. Bu kanun hadsizdir çünkü Başöğretmen
Atatürk’ün gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin yeterlilik
adı altında ezberlerini ölçmeye çalışmaktadır.
Oysa öğretmenlerin yeni unvanlara değil, insanlık onuruna yaraşır bir ücretle çalışmaya,
liyakatsizce atanan yöneticilerin mobbinglerinden ve keyfi soruşturmalarından kurtulmaya,
Anayasal bir hak olan güvenceli istihdama erişmeye, uydurulmuş kriterlere değil kıdeme göre
ücret artışı almaya, öğrencilerini iktidarın sırtını sıvazladığı tarikatların elinden almaya
ihtiyacı vardır. Öğretmenin eve boynu bükük, sınıfa düşünceli bir şekilde girmemeye ihtiyacı
vardır.
Milli Eğitim Bakanı’nın itiraf ettiği üzere, yandaş sendikanın “sınavsız olmasın” diye akıl
verdiği bu meslek kanununa karşı sendikamız ilk günden beri itirazı en güçlü örgütleyen adres
olmuştur.
Tüm eğitim sendikalara çağrı yaptık, Meclis’te kanun görüşülürken “öğretmene parmak
sallanmayacağını” en net biçimde anlattık, MEB’in telefonlarını, maillerini raporlarımızla
kilitledik, defalarca basın açıklaması yaptık; şimdi bu kanun hala durmuyorsa bilinsin ki biz
de durmuyoruz:
Bugün itibariyle Türkiye genelinde tüm şube ve temsilciliklerimize “Öğretmene
saygı” yazılı pankartlarımızı astık. Pankartlarımız bu utanç tablosu ortadan kalkıncaya
dek asılı kalacak.
1 Eylül’de, sendikal olarak tarihi önderimiz olan Fakir Baykurt’un Burdur
Yeşilova’daki köyünde, sendikamızın onun adına yaptırdığı rölyefin önünde, Genel
Başkanımız, MYK üyelerimiz ve çevre illerdeki şube ve temsilciliklerinin katılımıyla
düzenleyeceğimiz kitlesel basın açıklamamızla mücadelemize hız vereceğiz. Daha
kanun ilk gündeme geldiği gün yaktığımız mücadele ateşini büyüteceğiz! Mücadele
önderimiz Fakir Baykurt’un dediği gibi yalvarmayıp ders verecek, genel başkanımızın
dediği gibi öğretmene parmak sallanmayacağını göstereceğiz!
2 Eylül’de İzmir’de, 3 Eylül’de İstanbul’da, 5 Eylül’de Samsun’da, 7 Eylül’de
Diyarbakır’da yine Genel Başkanımız ve MYK ile çevre illerdeki şube ve
temsilciliklerimizin katılımıyla kitlesel eylemler düzenleyeceğiz.
9 Eylül’de kitlesel olarak Anıtkabir’e yürüyecek, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal
Atatürk’e saygı ziyaretinde bulunacağız. Cumhuriyet kavramlarının içini boşaltma
gayretindekilere, bu ülkenin sadece bir tane Başöğretmeni olduğunu göstereceğiz!
Yine 9 Eylül’de Milli Eğitim Bakanlığı önünde kitlesel bir basın açıklaması yapacak,
hakaret niteliğindeki bu meslek kanununu kabul etmeyeceğimizi yüzlerine
haykıracağız!
Çalışma alanımız olan okulları da mücadelemizin bir parçası haline getireceğiz. 5-9
Eylül arasında tüm üyelerimiz okullara “mesleğimiz onurumuzdur” yazan kokartlarla
gidecek ve yine aynı tarihler arasında düzenlenecek olan öğretmenler kurul
toplantılarında meslek kanununa karşı bir metin okunup tutanaklara geçirilecek. 12-16
Eylül arasında ise öğretmenlerimiz okullarına “Her öğretmen uzmandır” yazan
kokartlarla gidecek.
Bilinsin ki mesleğimize hakaret, emeğimize saldırı niteliğindeki bu meslek kanunu geri
çekilmedikçe ya da biz eğitim emekçilerinin talepleri doğrultusunda yeniden
düzenlenmedikçe, mücadelemizin yoğunluğunu artırmaktan da üretimden gelen gücümüzü
kullanmaktan da geri durmayacağız!
Öğretmene saygı, öğretmenliğe itibar istiyoruz ve alacağız!
Unutulmasın ki bu, sadece öğretmenlik için verilen bir mücadele değildir. Öğretmenin itibarlı
olmadığı bir eğitim sisteminin itibarı olamaz. O yüzden çocuğu için itibarlı bir eğitim, ülkesi
için itibarlı bir eğitim sistemi isteyen tüm yurttaşları truva atını aratmayan bu meslek
kanununa karşı verdiğimiz mücadelemize desteğe davet ediyoruz.
Hayatımıza sokulan bu garabet, öğretmenlik meslek kanunu değil öğretmenlik mesleğini
bitirme kanunudur. Öğretmen biterse gelecek biter!
Özgür Ulaş YİĞİT
Eğitim İş Konya Şube Başkanı
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR
BENZER HABERLER

KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar